Saturday, September 22, 2012

Fikri mülkiyet hakları ve diaspora


Note: This is an old article published in Turkish in "Bilgi Çağı" Magazine on June of 2008 relating to the role of IP rights and how to reverse the brain drain.



Fikri mülkiyet diasporası



Diaspora, “değişik sebeplerle öz yurtlarını terk etmiş bir grup insan” şeklinde tanımlanabilir. Endüstriyel devrimden sonra gelen ve halen içinde olduğumuz enformasyon devriminin alt yapısını oluşturan ‘entelektüel kapital’ diye de adlandırabileceğimiz insan kapitalini diaspora içerisinde düşündüğümüzde, diasporayı yurtdışında yaşayan, eğitim seviyesi yüksek, işlerinde başarılı, mühendis, bilim adamı ve üst düzey yöneticiler olarak tanımlayabiliriz.

Genellikle ‘beyin göçü’ olarak tanımladığımız ve çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkeler istikametinde gelişen bu beyin transferinin beyin göçünü kabul eden ülkelere getirisi sayısız kitap ve makalelere konu olmuştur. Neticede, bu yazının amaçları çerçevesinde sınırlı bir kavram olan beyin göçü yerine ‘beyin transferi’ diye tanımladığım olay, bir ülkenin insan, bilgi, birikim kapitalinin ülkemiz dışında işlenmesi ve katma değerin bu ülkelerde kalmasıdır. Göçü alan ülkelerin lehine elde edilen bu katma değer, ülkelerini değişik sebeplerle terk etmiş insanların potansiyeline o ülke tarafından yapılan yatırımın ödülüdür. Diasporanin, dolayisiyla, beyin transferinin, onemli alt guruplarindan birtanesi, egitimi icin yurtdisina cikan ancak geri donmeyen ogrencilerdir.

Özelikle ülkelerindeki alt yapı ya da fırsat eksikliği yüzünden lisansüstü ve doktora eğitimine devam etmek için yurtdışına çıkan grubun önemli bir bölümü orada kalmaktadır ABD de 1998 yılında doktorasını tamamlamış 153 Türk öğrencinin yüzde 48’i 2003 yılında halen ABD’de ikamet etmekte oldukları belirlenmiştir. Aynı istatistik Çin için yüzde 90, Yunanistan ve İngiltere dışındaki diğer AB üye ülkeleri icin yüzde 50 civarlarinda ve ABD’de 1998 yılında doktora almış tüm yabancıların toplamı içinde yüzde 71’dir.

Diasporanın başka önemli bir alt grubu ise ikinci veya üçüncü jenerasyon, bir yere kadar ya da tamamen göç alan ülkeye asimile olmuş bilim adamları ve mühendislerden oluşmaktadır. İkinci jenerasyon Hint diasporasın bir mensubu olarak düşünebileceğimiz Dr. Amar Bose bilim ve inovasyonda aktif bir insanın ekonomik ölçülerde ülkeye getirdiği değerin güzel bir örneğidir. 1960’larda meslek yatırım desteği ile kurduğu Bose şirketi, Dr. Bose’un özelikle akustik teknolojilerine yönelik patentleri temel olarak kullanaraktan bugün ABD’nin Massachusetts eyaletinde kurulu ve dünya çapında 10 binden fazla insan çalıştıran Ar-Ge ağırlıklı ürün üreten bir şirket olmuştur. Ayrica, Bose, dunyanin onde gelen cogu sirketi gibi fikri mulkiyetinden kaynaklanan katma degeri ve rekabet avantajini eş zamanli olarak dunyanin hemen hemen her yerinde verimli olarak  işlemektedir.

İşini yapmakta olan bir yönetici ya da mühendis ister istemez coğrafi ve fiziksel olarak kısıtlamalara tâbidir. Modern teknolojiyle uzaktan işini takip edebiliyor olsa bile, işini yapabilecek sadece bir kişi vardır, o da kendisidir. Bu çerçevede bu kişinin ekonomiye bireysel katkısı sınırlıdır. Öte yandan, fikri mülkiyetin fiziksel bir yapısı olmadığı için, aynı anda değişik yerlerde, değişik kurum ve kişilere bir getiri sağlıyor olabilir. Dolayısıyla kişilerin diasporası dışında bir fikri mülkiyet diasporasının oluştuğu ve bu mülkiyet diasporasını gelişmekte olan ülkelerin Ar-Ge, inovasyon süreçlerini hızlandırmada ve ekonomiye direkt etkilerinin klasik anlamda beyin göçünün geri çevrilmesinden daha değerli olduğu ve belki daha kolay bir yaklaşım olduğunu düşünmemiz gerekmektedir. Kişiler diasporası kesin ya da geçici dönüş yapamasa bile, fikri mülkiyet üzerinden bugüne kadar gelişmiş ülkelerin değerlendirdiği entelektüel kapitalin getirisini ana vatanlarına yönlendirebilmekte hatta münhasıran buralarda değerlendirme süreçlerini tercih etmektedirler. Bu sureclerin anlasilmasi icin dunyadaki bazi gelismeler dikkate alinmalidir.

Yeni gelişmeler

Globalleşme, fikri mülkiyetin global ekonomide kazandığı önem, modern ulaşım ve iletişim sayesinde 1990’lı yıllara kadar süregelmiş beyin transferinde bazı önemli değişiklikler olmaya başlamıştır.

1)Fikri mülkiyet hakları ve teknoloji transferleri: Gelişmekte olan ülkelerin inovasyon ve Ar-Ge süreçlerini hızlandırma politikalarındaki önemli adımlardan biri fikri mülkiyet mevzuatlarını güncellemek, gerekli kurum ve kuruluşları oluşturmak ve fikri mülkiyet konularını bilen ve bu amaçlar çerçevesinde yetkilendirilmiş hâkimlerin eğitimi ve fikri mülkiyet mahkemelerinin kurulması yönünde atılmıştır. Bununla beraber, uluslararası fikri mülkiyet konusundaki işbirlikleri fikir üreticilerine yatırım yapılması için gerek ulusal gerek uluslararası güven ortamını sağlamaktadır. Türkiye açısından baktığımızda son 15 yıldır çok önemli adımlar atılmış olmakla beraber gerek mevzuat bazında gerek uygulamada ve özellikle endüstrinin fikri mülkiyet haklarının yönetiminin stratejik olarak önemini henüz tam olarak benimsenmemiş olması ve konuda uzman avukatların yeni yeni yetişmekte olması önemli eksiklerimizdendir.

2) Diasporanın ülkeleri ile olan duygusal bağları: Burada bahsedilen değişiklikler ile beraber, diasporanın vatanından uzakta olduğu süreçte vatanına giderek daha duygusal bağlara bağlandığını sosyal bir gerçek olarak varsayabiliriz. Bu gerçek ikinci ve üçüncü jenerasyonlarda da değişik şekillerde kendini göstermektedir. Batıda, özellikle orta ve uzak doğu Asya kökenli diasporalarda bu bağlılık özellikle fark edilmektedir. Diasporanın ana vatan özlemi sadece kesin dönüş yaparak tatmin edilebilir olsa bile, fikri mülkiyet diasporasının fiziksel sınırlamaları olmadığı için ana vatanda değerlendirilebilmesi beyin transferinin geri dönüşünü sağladığı gibi global ekonomideki entelektüel kaynakların daha eşit olarak dağıtılmasında uzun vadede faydalı olacaktır. Diasporanin, doğru ortam sağlandığında ülkelerine katkı sağlama fırsatlarını değerlendirmeye yatkın oldukları düşünülebilir. Özellikle akademisyenler fikri mülkiyet diasporası ile gayri resmi bir network kurmuş olduklarını üniversitelerimizde gözlemek mümkün. Bu network aracılığı ile yapılan bilgi alış verişi sayesinde diaspora fikri mülkiyetinin dolaylı ya da dogrudan Türkiye’de değerlendirildiği örneklerle gösterilebilir. Outsourcing” fenomenindede diasporanin yine kendi ana vatanlarini tercih ettigi gozlenmektedir.

3) Modern ulaşım ve iletişim: Modern ulaşım ve iletişimin gelişmesi ve gelişen ülkelerin belli sektörlerdeki oldukça liberal göç politikaları sayesinde ülke sınırları işveren ve yüksek vasıflı çalışanlar arasında gittikçe önemini yitirmiş ve arz talebe cevaben profesyonel göçte dikkat çekebilecek rakamlara ulaşmıştır. 1980’li yıllarda beyin göçünü bir yere kadar geri çevirmeyi başarmış olan Güney Kore’de, ülkelerine kesin dönüş yapmış olan bilim adamlarının ve tecrübeli mühendislerin tekrar ABD’ye döndükleri gözlenmiştir. Ancak, aynı etkenlerin aksi yönde de etkili olabileceği bir gerçektir. Iş dünyasında da ya da akademide değişik tecrübe ve birikimlere sahip birçok değerli insanın profesyonel çalışmalarını daha rahatlıkla birkaç ülke arasında dağıttabildigi de gözlenmektedir.

Vatana dönüş

1)Yatırımcılar: Diaspora içerisinde yatırımcı olarak tanımlayabileceğimiz kurumlar (kurumsal yatırımcılar, private equity, risk yatırımı) ya da kişiler dogrudan fikri mülkiyet diasporasının bir parçası olmasalar bile, ki olabilirler, yurtdışındaki yatırım amaçlı fonları yurtiçindeki fikri mülkiyetin ticarileştirilmesinde kullanarak ya da diaspora fikri mülkiyetinin ticarileştirme sürecini Turkiyeden yoneterek diaspora fikri mülkiyetinin geri dönüşüne onemli katkilari olabilir. Bu ticarileştirme süreci devaminda ortaya çıkan katma değer in ulkemizde degerlenmesi disinda, yerel entelektüel kapitalin zenginleşmesine de faydasi olucaktir.

Türkiye henüz değişik kademelerdeki ünlü risk sermayelerini ülke içindeki fikri mülkiyet ve inovasyonlar yatırım yapmaya çekmekte başarılı değil. Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak fikri mülkiyete yatırım risklerinden bağımsız olarak bir takım sosyo-politik ve ekonomik riskler taşımaktadir. Daha da onemlisi, henüz Türkiye'den dikkat çekecek fikri mülkiyet ağırlıklı özgün bir başarı hikâyesinin çıkmamış olmasıdır. Diaspora mensubu yatırımcılar bu sürecin başlatılması ve Türkiye'nin teknoloji ve inovasyon yatırımlarında bir dünya oyuncusu olabileceğini gösterecek o ilk başarı hikâyesinin gerçekleştirilmesinde çok önemli roller alabilir ve almalılardır.

2) Diaspora fikri mülkiyetinin ticarileştirme sürecinin ana vatanda başlatılması: Son birkaç yıldır gözlemlediğimiz başka ilginç bir gelişme ise diasporanın kendi fikri mülkiyetlerinin ticarileştirme sürecini Türkiye’de yürütme arzusudur. Biyoteknoloji alanında Türk bilim insanlarının büyük başarısı sayabileceğimiz önemli bir buluş, ABD de gerekli risk yatırımi temin edilmiş olmasına rağmen, teknolojinin Türkiye’de değerlendirilmesi için bu buluşçumuzun önemli temasları olmuştur ve kendisi biyoteknoloji alanındaki tek örnek değildir. Aynı zamanda, enerji sektöründe de diaspora fikri mülkiyetinden kaynaklanabilecek katma değeri Türkiye ile paylaşmak isteyen girişimciler vardır. Benzeri, değişik çaplarda örnekler çoğalmaya devam etmektedir.

 Kısaca fikri mülkiyet diasporasının geri dönüşü, beyin transferleri neticesinde kaybolmuş katma değerlerin diasporanın ülkelerine kesin dönüş yapmadan ülke ekonomisine paha biçilmez katkılarda bulunmasını sağladığı ortadadır.

Bu trendin orta ve uzun vadede geri beyin göçü yerine diasporanın birikimlerinden daha efektif faydalanabilmek icin. 1) Burda kisaca degindigimiz ancak baska bir yazinin konusu olmasi gereken fikri mulkiyet hukuku altyapisindaki bazi eksikliklerin duzeltilmesi; 2) diasporanin ilgisini cekebiliceek birtakim tesvik programalrinin yaratilmasi ve basit mevzuatlar ile desteklenmesi; 3) Ozelikle fikri mülkiyet diasporasını hedefleyen ortak projelerin geliştirilmesiyle diaspora ve akademi arasindaki networkun buyutulmesi ve bu surece devletin degisik kademelerde katkisi; ve 4) Turkiyeden dunyada ilgi uyandirabilicek bir girisimci basari hikayesinin cikmasi kanimizca cok onemlidir.
           


(1) Michael Finn (2005) Stay rates of foreign doctorate recipients from US universities, 2003. Oak Ridge Institute of Science and Education.
(2) http://e n.wikipedia.org/wiki/Amar_Bose
(3) Hah-Zoon Song (2003) Networking lessons from Taiwan and South Korea. http://www.scidev.net/dossiers/index.
(4) Hah-Zoon Song (2003) Networking lessons from Taiwan and South Korea. http://www.scidev.net/dossiers/index.